Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kemençe Nedir
Eksi kaynaklarda , hatta günümüz araştırmacılarının bazılarınca Kemençe ; Rebab la karıştırılmışdır. Halbuki 19. yüzyılın başlarına kadar minyatürlerde kemençe resmine rastlanmaz. Bütün araştırmacılar , uzun yıllar Türk Musikisinde kullanılan yaylı sazları Iklığ ve Rebab olduğunu kabul etmişlerdir.
Kemençe parmak basılar değil , tırnaklar tellere dayanarak ve diz üstünde dikey tutularak çalınır. İcra tekniğinin çok güç olması , sebebi ile icrası çok olmamış dır. 19. yüzyılın başından itibaren “Kabasaz “ denen takımlarında lavta ile birlikte uzun zaman kullanıldıktan sonra , aynı yüz yılın sonlarında klasik musikimizde kullanılmaya başlanmış dır. Musikimizin vazgeçilmez bir sazı haline gelmesi ve bir üslup kazanmasında Kemençeci Vasilaki nin büyük rolu olmuş , ancak asıl tekniğini Tanburi Cemil Bey kazandırmış dır. Ruşen Ferit Kam , bu iki ustadan aldığı tekniği günümüze aktarmıştır.
Kemençenin saz grubu içinde kaynaştırıcı ve birleştirici bir özelliği vardır. Bazı muhafazakâr Klâsik Türk Mûsikisi sanatçıları ; kemençenin olduğu yerde kemana ihtiyaç olduğunu iddia etmekte , gerekirse kemençe sayısını çoğaltmayı savunmaktadırlar. Karadeniz kemençesinden ayırmak için “ Klâsik Kemençe “ adı ile anılan kemençenin üç teli vardır ve yay ile çalınır. Yayı keman yayından farklıdır. Boyu 60 – 62 cm. kadar olan yay ; çok gergin olmayan at kuyruğu kılından oluşan bir demet halindedir. Sağ el parmakları vasıtasıyla parmak çubuğa gerikmiş kıl demeti istenilen gerginlik sağlanılarak çalınır. Ses alanı 2 oktav ( iki sekizli ) kadardır.
Kemençenin icra zorluğunu azaltmak ve ses alanını genişletmek amacı ile tel boylarını eşitlemek ve bir tel ilave etmek suretiyle geliştirmek isteği , bir hayli eskiden beri vardır. Bu amaçla ; Hüseyin Sadettin Arel ; klasik kemençeye aynı uzunlukta olmayan 3 tel yerine , eşit uzunlukta 4 tel takmak ve batıdaki keman ailesi gibi , bir kemençe ailesi oluşturmak için çalışmıştır. Bu doğrultuda 5 ayrı boyda kemençe yapmıştır. Soprano , alto , tenor , bariton ve bas kemençe olarak adlandırılan bu kemençeler , zamanla icracılarınca benimsenmemiş , çalınıp tanıtılmamıştır. Bu kemençelerden yalnız bas kemençe elimizde ( Arel ‘ in kurduğu ileri Türk Mûsikisi Konservatuarı Derneği’nde ) bulunmaktadır. Daha sonra bu amaçla çalışmaları İ.T.Ü. Türk Mûsikisi Devlet Konservatuarı öğretim üyesi ve çalgı yapım bölümü kurucusu Cafer Açın sürdürmüştür. Çalışmalarında aynı konservatuarın öğretim üyesi olan kıymetli bir icracının , Cüneyt Orhon ‘un desteği önemli katkı sağlamıştır.
Bugün , İ.T.Ü. Türk Mûsikisi Devlet Konservatuarında 3 telli klasik kemençenin yanında 4 telli soprano ve alto kemençelerin eğitimi yapılmakta , her iki alanda da çok kıymetli gençler yetişmektedir. Denilebilir ki ; konservatuarın kurulduğu 1976 yılına kadar geçen yılarda yetişen kemençe icracılarının birkaç kat fazlası , bu son yıllarda yetişmiştir.
3,5 oktavlık ses sahası olan 4 telli kemençenin öğretilmesi için , ayrı bir dal açılması ve geliştirilmesine Cüneyt Orhon öncülük etmiş , yetiştirdiği birçok öğrenci radyolarımızda ve devlet korolarımızda görev almıştır.
Kemençenin gövde kısmı armudi biçimde olup teknesi ceviz , dut , erik , ardıç , kelebek , gül ve pelesenk gibi kıymetli ağaçlardan , ses tablosu ( göğsü ) servi ağacından yapılmaktadır. Kısa bir sapı , klasik kemençede 3 , 4 telli klasik kemençede 4 burgu vardır. Telleri bağırsak ve çelik sargılıdır.
Musiki tarihimizde adı geçen belli başlı kemençecilerimiz ; Enderuni Tahir Ağa , Nikolaki , Vasilaki , Tanburi Cemil Bey , Safiri , Anastas , Aleko Bacanos , Ruşen Ferit Kam , Kemal Niyazi Seyhun gibi isimlerdir.
Tarih: 2014-02-05 22:00:00 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.